3 Şubat 2008 Pazar

Aşk’ın Gizemi ve gerçeği

Aşk’ın Gizemi ve gerçeği .

Bu güne kadar hakkında binlerce cilt kitabı kapsayacak kadar çok edebi nesir yazı , ve bir o kadarda şiir, tiyatro,vs. yazılmasına rağmen Ortada hala günümüze kadar gelen süreçte net, ve kesin bir şekilde anlatılan bir izahının, tarifinin olmamasıdır, onu hala çekici ve gizemli kılan . Ve bu anlatılamaz duygunun adına Aşk Denmektedir

Aslında,birazda kafa karışıklığına sebeb olan şey .Bütün medeniyet ve kültürlerde iki kişi arasında yaşanan veya yaşanması muhtemel olan, tutku yada ihtiras sürecinin de adına Aşk denmesidir.Esas kafa karıştıran budur,Tabiiki öylesine, büyük büyük topluluklar , böyle diyorsa o halde ! öyledirin, kabuludür kafamızı karıştıran.

Gerçi her ikisinin de hamurunda sevgi vardır.yani ham maddesi , yapı taşı sevgidir.Ve yine günümüze kadar yazılan yazılar,O yazıları yazanın,aşkı anlama kapasitesi ile ilgilidir.Yani kişi anlayabildiği kadar bilir,yada bildiğini zannettiği kadar yazar.Dediğimiz gibi, büyük bir çoğunluk,İhtirası,(arzu yu) aşk ile karıştırır , ve bunun üzerinden anlam yükler.

Biraz sonra ortaya koyacağımız ,Tezimizin aksini savunanlar olduğu gibi ,Bu ayrışmaya,yani tutku, ihtiras,şehvet ,yada hoşlanma veya beğeni’nin ,Aşk diye tanımlanamayacağına , benim gibi bir çok kimse dikkat çekmiştir.geçen internette bu konu ile ilgili doküman toplarken.(B.Murat ) adlı birinin hazırlamış olduğu P,P,Sunumlarından biri dikkatimi çekti şöyle diyordu,

Sesini duyduğunuz anda avuçlarınız terlemeye kalbiniz deli gibi çarpmaya başlıyorsa bu Aşk değil Hoşlanmaktır.

Ellerinizi ondan çekemiyor sürekli dokanmak istiyorsanız bu Aşk değil Arzulamaktır

Ona değer verdiğiniz için hatalarını hoş görüyorsanız bu aşk değil arkadaşlıktır

Onun iyiliği için kendinizden çok şey feda ediyorsanız bu Aşk değil Fedakarlıktır

O üzgünken sizinde kalbiniz acıyorsa İşte bu Aşktır

O herkeze güçlü görünmesine rağmen içindeki zayfılığı hissedebiliyorsan işte bu Aşktır

Başklarını da çekici bulmanıza rağmen hiç pişmanlık duymadan onunla kalmaya devam ediyorsanız ,işte bu aşktır

Evet dikkatli bakılınca, sunumu yapan kişide aynen benim yaptığım gibi bir tasnife gitmişsede sonuçta sevgisel eylemi aşk gibi göstermiştir. yani sevgi her ne kadar kısmende olsa hissi bir olgu gibi gözüküyorsada sonuçta,Sevgide bir eylemsel final vardır, sahip olma dürtüsü, dokanma ,onu hayal etme yada bir nevi arzu duyma gibi .

Aşkta ise yine satırlarda anlaşılacağı gibi , bir takıntı bir saplantı bir cezbe hali bir iç duyum mevcuttur.Her şey, aşığın iç dünyasında tek başına gerçekleşir.İllede aşık olduğu kişinin (maddi bedeninin) görünür,elle tutulur olması gerekmiyordur. Çünkü o aşığın iç dünyasında zaten bedenlenmiştir.Dıştaki maddi varlık içte mana olmuştur. Kişinin kendisi ile bütünleşmiştir artık.Aşkta kendisidir, Aşıkta.Hatta aşık olduğu kişinin kendisi seviyor olup olmaması da önemli değildir.

Buna en belirgin edebi örnek , leyla ile mecnunun hikayesidir.Mecnun(Kays) bir gün leylayı görür beğenir ve istetir. Kızın(leyla) aileside buna itiraz etmez zaten sosyal olarakta birbirlerine eş konumdadırlar.Nişan takılır düğün hazırlıkları başlar. Ancak Mecnun, Leylanın güzelliğinden(Hem Maddi hem manevi) öyle bir etkilenirki cezbeye kapılır. Ona olan sevgisini yüreği zapt edemez . Bir anda,İçinde leyladan başka bir leyla yaratır. Kendide,hareketleri ve davranışları değişmiştir. Kızın ailesi bu halden korkar, hatta leyla bile bu halden ürküp bu işten vaz geçmeğe çalışır.Aile toplanır ve nişanı bozar, böyle bir deliye kız verilmez derler( Sonrası ayrıntı) Görüldüğü gibi sadece, insanlar erişemedikleri kişilere aşık olmazlar bazen yanında iken de birilerini özler ve iştiyak duyabilirsiniz.Bu tıpkı kalabalıkla sokaklarda, insanın bazen kendini yapayalnız hissetmesi gibi bir şeydir.

Bize göre aşk :Tek başına, iki kişilik yaşanan bir olgudur. Maşuk ,asla ve asla ikinci bir kişinin varlığına tahammül edemez Aşık. O (Aşık) olunan , Bir filmdeki figüran rolunu üstelenen kişiden başka bir şey değildir.Maşuk aslında içinde var olan ama asla bedenlendiremeyeceği duyguları, karşıda gördüğü kişide cisimlendirmek ister , işte bu itibarla aşık figüranlara ihtiyaç vardır.Ve gerçek aşklarda ortada var sayılan ikinci kişi , asla maşuğun ruhunu doyuracak kişi değildir.İşte bu itibarla (Kays-Mecnun) Leyla ile bir arada olmasına rağmen ondan uzaklamış içindeki gerçek leylayı ömrü boyunca arayıp durmuştur.Gerçekte hepimizin içindeki Leyla saydığımız Aşığımız Bizi var eden sevginin kaynağının sahibinden başka bir şey değildir.Bunun ötesindeki bütün bedenli birliktelikler Sevgidir, Arzudur, şehvettir, Ama asla gerçek Aşk değildir.

Hiç yorum yok: